DÜNYANIN EN BÜYÜK SATICISI
Deve çobanı küçük Hafid’in nasıl dünyanın en büyük satıcısı haline geldiğini anlatan bir hikaye bu. Şaşırtıcı ve bir o kadar da gerçekçi bir hikaye.
Hafid, ustası büyük tacir Patros’un yanında çalışan bir deve çobanı. Günlerden bir gün bizim deve çobanı efendisinin karşısına çıkar ve kendisine nasıl büyük tacir olunacağını öğretmesini ister. Efendisi küçük Hafid’in bu zamansız isteği karşısında şaşırır ve bu zamansız isteğin nereden çıktığını merak eder. Genç heyecanlı sözlerle çeşitli sebepler sıralar ve bir gün efendisi gibi zengin bir tacir olmak istediğini söyler, Hafid isteğinde kararlıdır. Efendisi bu isteğinin altında başka bir sebep yattığının farkındadır ve bunu genç deve çobanına söyletmeye çalışmaktadır. Hafid ağzında sakladığı baklayı daha fazla tutamaz ve söyler; bir kıza aşık olmuştur ve bu kız zengin birinin kızıdır, onu elde etmek için Hafid’in de zengin olması gerekmektedir. Bu zamanda zengin olmanın en hızlı ve güvenilir yolu ise büyük bir tacir olmaktan geçmektedir. Patros, Hafid’in niyetini açık etmesi ve bu düşüncesinde ki kararlılığının ardından ona bir fırsat vermeyi kabul eder. Genç çobanı ülkenin fakir bir bölgesine göndereceğini ve orada kendi üretimi olan kaftanlardan bir tanesini satması gerektiğini söyler. Bu yolculukta ona eşlik edecek, sürekli hatırında tutması gereken birde söz söyler; “Kazanma kararlılığın yeteri kadar güçlü olursa, başarısızlık hiçbir zaman yakana yapışamaz”.
Daha önce o bölgede efendisi bu kaftanlardan yüzlerce satmayı başarmıştır. Hafid, efendim daha önce yüzlerce satmayı başarmışsa bende elbet bir tanesini satabilirim diyerek kabul eder teklifi. Kaftanın fiyatını Hafid belirleyecek ve ne olursa olsun kaftanı satmadan geri dönmeyecektir. Yola çıkar genç çoban söylenen beldeye gider, dört gün boyunca uğraşır didinir lakin nafile, kaftana bir tülü alıcı bulamaz. Kaftanı güvenli bir mağaraya koyarak konakladığı hana gider. Artık pes etmesi gerektiğini, bu işi beceremeyeceğini düşünmektedir, sabah olduğunda kaftanla beraber geri dönmeli bu işten ve sevdasından vazgeçmelidir. Ama yok, sevdasından vazgeçemez, bu yola onun için çıkmamış mıydı o halde vazgeçmemeli ve sonuna kadar mücadele etmeliydi. Evet evet, sabah olduğunda tekrar kaftanı satmak için pazara gitmeliydi ve ne olursa olsun o kaftanı satmalıydı, bu düşüncelerle kaftanı sakladığı mağaraya doğru gitti Hafid. Mağarada kendisini bekleyen sürprizler vardı: yeni doğmuş bir çocuk ve iki kişi daha vardı mağarada, belli ki kadın yeni doğum yapmıştı. Çocuğu üzerlerinden çıkardıkları eski kıyafetlerin içerisine sarmış, kucaklarına almış birbirlerine yanaşmış o şekilde duruyorlardı. Hafid onlara baktı hiçbir şey söylemeden çocuğun üzerinde ki kıyafetleri alarak sahiplerine uzattı ve çocuğu kaftanın içerisine sardı sarmaladı, sonra da mağaradan ayrıldı. Geri döndü efendisinin yanına, gerçi karşısına çıkmaya yüzü yoktu kaftanı satamamıştı çünkü. Bu sırada efendisi gökyüzünde bir yıldızı fark etmişti. Yıldız Hafid’ in gittiği günden beri onu gidiş güzergâhını takip ediyordu ve dönüşünde de aynı şekilde onu takip ediyordu. Bu yıldız efendisinin yıllardır beklediği haberci olabilir miydi? Patros, Hafid’i yanına çağırttı, Hafid mahcup bir şekilde efendisinin karşısına çıktı. Olan biteni efendisine anlattı, başaramadığını kendisinin hiçbir zaman efendisi gibi büyük bir tacir olamayacağını söyledi. Oysa ki yanılıyordu, Hafid başarmıştı. Efendi Patros bu günlerde sebebi bilinmedik bir şekilde hastalanmış ve yataklara düşmüştü. Genç çobanı son bir kez yanına çağırttı ve yıllardır sakladığı sırrını onunla paylaştı. Nasıl dünyanın en büyük taciri olunacağını Hafid’ e anlattı. Küçük bir kutudan çıkardığı parşömenleri Hafid’ e uzattı ve bu parşömenler de dünyanın en büyük taciri nasıl olunurun sırları yazılı, senden istediğim bu sırları okuman ve hayatında bunları tatbik ettikten sonra ticarette de bunları uygulaman, o zaman işte dünyanın en büyük taciri sen olacaksın bundan hiç şüphem yok diyerek parşömenleri ve yüz altının olduğu kutuyu Hafid’e teslim etti. Şam’a gitmesini ve bu yüz altınla orada kendisine uygun bir ticari faaliyette bulunmasını istedi. Ayrıca bu sırları yıllar sonra kendiside uygun gördüğü ve kendisine bir şekilde bildirilecek olan doğru kişiye vermesini öğütledi.
Hafid, genç deve çobanı… Şimdi Şam’da ve istediği şeyi yapması için her şey hazır. Hafid, kutuyu açtı ve parşömenlerin ilkini çıkararak okumaya başladı…
1 numaralı parşömen
Bugün yeni bir hayata başlıyorum.
Bugün, çok uzun zamandan beri başarısızlığın bereleriyle bayağılığın yaralarından acı çeken pörsümüş derimi çıkartıp atacağım.
Gereksiz bilgi yükünün ya da anlamsız deneylerin yol açtığı engellere takılmadan yola çıkacağım.
Başarısızlık, ne olursa olsun, insanın hayattaki amaçlarına ulaşamamasıdır.
Gerçekte, başarısız olanlar ile başarılı olanlar arasındaki terk fark, alışkanlıklarının farklı olmasıdır.
Bütün ötekilerden önce itaat edeceğin yasa şudur: güzel alışkanlıklar edineceğim ve onların kölesi olacağım.
2 numaralı parşömen
Bugünü yüreğimde ki sevgiyle selamlayacağım.
Bundan böyle her şeye sevgiyle bakacağım ve yeniden doğacağım. Güneşi kemiklerimi ısıttığı için seveceğim; ama yağmuru da ruhumu temizlediği için. Işığı, bana yol gösterdiği için seveceğim; ama bana yıldızları gösteren karanlığı da. Mutluluğu, yüreğimi büyüttüğü için seveceğim; ama ruhumu açtığı için kedere de dayanacağım. Ödemem gerekli olan her şeyi şükranla ödeyeceğim; ama engelleri de bana meydan okudukları için selamlayacağım.
Karşılaştığım herkese nasıl davranmam gerekiyor? Tek bir şekilde. Sessizce, içimden ona seni seviyorum diyeceğim. Sessizce söylenmiş de olsa, bu sözler, gözlerimde ışıldayacak, alnımdaki kırışıkları yok edecek, dudaklarıma gülümseme getirecek ve sesimde yankılanacaktır. Ve kalbi açılacaktır. Yüreği benim sevgimi hisseden birisi, benim mallarımı nasıl reddedebilir ki?
Ve her şeyden önce kendimi seveceğim. Kendimi sevince, bedenime, kalbime ve ruhuma giren her şeyi şevkle inceleyeceğim.
Hiçbir zaman etimin arzularına esir olmayacağım, tam tersine, vücudumu itidal ile temiz tutacağım.
Aklımın hiçbir zaman günahkârlık ve ümitsizlikle çelinmesine izin vermeyeceğim; tam tersine, onu bilgiyle ve yüzyılların bilgeliğiyle yücelteceğim.
Ruhumun hiçbir zaman kendini beğenmişliğe ve doymuşluğa kapılmasına izin vermeyeceğim, tam tersine, kendimi dinleyecek ve dua ile onu besleyeceğim.
3 numaralı parşömen
Başarana kadar sebat edeceğim.
Israr edersem, denemeyi sürdürürsem, ileri hamle yapmaya devam edersem, başarılı olacağım.
Biliyorum ki, sebatla tekrar edilen küçük çabalar, her girişimi tamamlayabilir.
Umutsuzluğa kapılmayacağım, ama bu ruh hastalığı bana bulaşsa bile, yine de çalışmaya devam edeceğim.
Bir denizci nasıl karşılaştığı her fırtınada su yüzünde kalabilme becerilerini daha da geliştirirse, ben de becerilerimi öyle geliştireceğim.
Hiçbir zaman günün başarısızlıkla bitmesine izin vermeyeceğim.
Eğer yeteri kadar ısrar edersem kazanacağım.
4 numaralı parşömen
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim
Üslubumu ve nezaketimi sürekli iyileştireceğim, çünkü bunlar herkesi cezbeden şekerlerdir.
Hiçbir şey benimle aynı geçmişe sahip değildir, çünkü ben sevgiyle yaratıldım ve bir amaç için doğuruldum.
Her zaferle bir sonra ki mücadele daha da kolaylaşır.
5 numaralı parşömen
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım.
Kollarımı, o paha biçilmez armağana, yeni güne doğru uzatacağım. Aynı şekilde, daha dün, gün doğuşunu selamlayan ama artık bugün hayatta olmayanları düşündüğümde şükredeceğim.
Bundan böyle biliyorum ki, aylaklığa fırsat vermek, sevdiklerimin yiyeceğini, giyeceğini ve sevgisini çalmaktır.
Bugünün görevlerini bugün yerine getireceğim. Bugün, henüz küçükken çocuklarımı okşayacağım; yarın olmayabilirler, tabii bende. Bugün kadınımı öpücüklere tatlı boğacağım; yarın olmayabilir, tabii bende. Bugün ihtiyaç içinde ki dostuma destek olacağım, yarın yardıma çağırmayabilir ya da ben sesini duyamayabilirim.
Bugün kendimi adayıp çalışacağım, yarın ne verecek bir şeyim nede alacak bir kimsem kalmayabilir.
Bugünü, son günümmüş gibi yaşayacağım ve eğer son günüm değilse, diz çöküp şükredeceğim.
6 numaralı parşömen
Bugün duygularımın efendisi olacağım.
Bugünün üzüntüsünün de yarının sevincini içerdiğini hep hatırlayacağım.
Düşüncelerinin davranışlarına hükmetmesine izin veren zayıftır; davranışlarının düşüncelerini denetlemesini sağlayan ise güçlü.
Canım sıkılıyorsa şarkı söyleyeceğim. Üzüntülüysem, güleceğim. Hastaysam, iki kat emek harcayacağım. Korkuyorsam, ileri atılacağım. Aşağılık duygusuna kapılmışsam, yeni giysiler giyeceğim. Kararsızsam, sesimi yükselteceğim. Kendimi yoksul hissediyorsam, beni bekleyen zenginliği düşüneceğim. Kendimi yetersiz buluyorsam, geçmiş başarımı anımsayacağım. Kendimi önemsiz görüyorsam, hedeflerimi düşüneceğim.
Kendime aşırı güveniyorsam, başarısızlıklarımı anımsayacağım. Yemeğe düşmüşsem, geçmişte ki açlığımı düşüneceğim. Kendimden hoşnutsam, rakiplerim gözümün önüne gelecek. Büyüklüğün tadını çıkardığım anlarda utanç anlarını unutmayacağım. Kendimi çok güçlü hissediyorsam, rüzgarı durdurmaya çalışacağım. Çok büyük servet kazanırsam, aç bir mideyi düşüneceğim. Aşırı gururlu olmuşsam, bir anlık zayıflığı anımsayacağım. Becerilerimin çok üstün olduğunu düşünüyorsam, yıldızlara bakacağım.
Bir insan hakkında bir görüşte hüküm vermeyeceğim.
7 numaralı parşömen
Dünyaya güleceğim.
Bundan böyle gülme alışkanlığını edineceğim.
Yüreğim daraldığı zaman, bunun da geçici olduğunu düşünerek teselli olacağım.
Eğer her şey geçiciyse neden bugün için endişe duyayım ki?
8 numaralı parşömen
Bugün değerimi yüze katlayacağım.
Peki bunu nasıl yapabilirim? İlk önce, günle, haftayla, ayla, yılla ve hayatımla ilgili hedefler koyacağım.
Başkalarının yaptıklarını geçmek önemli değil, önemli olan kendi yaptıklarımı aşmamdır.
Çok geri hedefler koymak gibi bir suç işlemeyeceğim. İşi, başarısızlığa izin vermeden gerçekleştireceğim. Elimi her zaman erişebileceği yerin daha yükseğine uzatacağım. Her zaman hedeflerimi gerçekleşir gerçekleşmez yükselteceğim. Her zaman bir sonraki saatin şu andakinden daha iyi olması için çabalayacağım. Her zaman hedeflerimi dünyaya açıklayacağım.
9 numaralı parşömen
Şimdi harekete geçeceğim.
Düşlerim değersiz, planlarım yanıltıcı, hedeflerim imkansızdır. Eylem ile tamamlanmadıkça, tümünün hiçbir değeri yoktur.
Kapalı bir kapı gördüğümde bu sözleri tekrarlayacak, başarısızlık dışarıda korku ve ürpertiyle beklerken, kapıyı çalacağım.
Günah beni çağırırken bu sözleri tekrarlayacak ve kendimi şeytana uymaktan kurtaracağım.
Başarısızlık çok geç demeden önce yaptım diyeceğim.
Ben tembel değilim, ben kötü değilim, ben başarısızlık değilim ve ben zayıf değilim.
Ben başarıya açım. Mutluluğa ve huzura susamışım. Harekete geçmezsem, başarısızlık ve sefalet dolu uykusuz gecelerde yitip giderim.
Şimdi zamanı, şimdi yeri ve işte ben; şimdi harekete geçeceğim.
10 numaralı parşömen
Bundan böyle dua edeceğim, ancak yardım talebim yalnızca yol gösterilmesi için olacaktır.
Her şeyi yaradan, bana yardım et. Çünkü bugün çıplak ve yapayalnız, dünyaya çıkıyorum ve senin bana yol gösteren elin olmaksızın başarıya ve mutluluğa giden yoldan uzaklaşabilirim.
Bana engeller ve başarısızlıklar arasında alçakgönüllü kalmada yardım et; ama zaferle gelecek ödülü gözlerimden saklama.
Hedeflerime ulaşmaya yetecek kadar gün ihsan eyle bana; bugünü son günümmüş gibi yaşamaya yardım et.
Sözlerimi meyve vermeleri için yönlendir; kimse iftiraya uğramasın diye dedikodudan alıkoy beni.
Bu aciz satıcıya yardım et. Allah’ım, bana yol göster.
Hafid, parşömenlerde yazanları okudu ve hayatında uyguladı. Sonunda istediği yere ulaştı; dünyanın en büyük taciri oldu. Son yıllarını kendisine verilen bu sırrı yeni sahibine vermek için bekleyerek geçirdi. Son anlarını yaşarken bu kişi çıkageldi. Hafid gelen kişinin kendisine anlattığı hikayesiyle yıllar öncesine, o mağarada ki güne döndü ve niçin kendisinin dünyanın en büyük taciri olarak seçildiğini anlamış oldu. Sırrını gözyaşları içerisinde dünyanın yeni en büyük tacirine teslim etti…